DİNOZOR RADYO

Pazartesi, Nisan 01, 2013

Bir Kaç İyi Niyet


Susayım diyorum yazsam elime ne geçecek diyorum ama kendimi durduramıyorum. Sanki üstüme çok da vazifeymiş gibi bir ruh hali ile sürekli düşünüyorum, kendimi alamıyorum. Hayat dediğimiz şey, milyarca insanın etkileşimi ile oluşan bir düzenden başka nedir? O hep küfrettiğimiz, sövdüğümüz düzen aslında koca çevremizdeki insan yığınından başka nedir ki? Ve bizde o düzenin, o hayatın bir parçası değil miyiz? Zor olan hayat mı yoksa insanların bu denli zorlaştırması mı?

Çevremize biraz baksak… İçten içe acı çeken o kadar insan var ki… Bizden daha da zor durumda olan ve bizden daha iyi durumda olan nice insan var. Bu her zaman olacak. Eğer birkaç iyi ya da kötü arkadaşımız varsa, başımızı sokabileceğimiz bir evimiz ve ailemiz, bize değer veren ve nasıl olduğumuzu soran birkaç dostumuz varsa bu yetebilmeli bize.  Evet, hiçbirimiz mükemmel değiliz, hiç birimiz doğduğumuz kadar masum ölmeyeceğiz. Fakat içimizde o iyiliği sırf bazı kişiler egolarından dolayı bize zarar verdiler diye öldürmemeliyiz. Hayat bizi ne kadar zorlarsa zorlasın o ateşi kaybetmemeliyiz. İnsan olduğumuzu unutmamalıyız.  Evet, hepimiz acı doluyuz, keder doluyuz, kırılgan, kırılmış, üzgün, kederli, öfkeli ve hepsinden öte benliğimizin her zerresiyle egomuz ile doluyuz. Hepimiz o içinde boğulduğumuz ego dehlizimizden kurtulmadıkça bu açıyla dünyaya bakmaya devam edeceğiz.  Fakat güneş her gün yeniden doğuyor (kutuplar hariç) ve o doğan güneşle her gün yeni fırsatlar, umutlar bizi bekliyor.  Belki sabrımız deneniyor, belki ruhumuz zorlanıyor, fakat hiçbir emek karşılıksız kalmıyor.  Emin olalım biz iyi birer insan oldukça, karşımızdakine iyi davrandıkça, vicdanımızla hareket ettikçe o canımızı yakanlar da elbet bir gün farkına varacaklar ve geri dönecekler. Belki de dönmeyecekler bu onların egolarıyla alakalı. Fakat bizim vicdanımız rahatsa, elimizden geleni yapmışsak emin olun bu fedakârlığımız karşılıksız kalmayacaktır. İçimiz her ne kadar acısa da ayakta durabilmeli ve gülümseyebilmeliyiz. Gülmeliyiz ki bizi acıtanlar da onları esasında ne kadar sevdiğimizi görebilmeli. Belki de göremezler. Onlar belki egolarından gözleri kör olmuş olabilir ama biz gerçekten iyi insanlar isek gözlerimizin kör olmasına müsaade etmemeliyiz. Evet, iyi bir insan olmak gerçekten çok zor. Çünkü bizler türümüzün son örnekleriyiz. Ve neslimizi devam ettirmek istiyorsak ayakta durabilmeliyiz.

Dediğim gibi bunları demek üstüme vazife değil, söylemek de haddime değil. Dedim ya içimdeki engel koyamadığım o dürtü beni bunları yazmaya itti. Belki iyi ki de yazmışım belki yazmasam da olurdu. Sonuç olarak buraya kadar –atlamadan- okuduysanız minnettarım. Belki bi faydası dokunmuşsa ne mutlu bana. Ve hayat aslında bizleriz. Bizler sevdiklerimizi egomuzdan üstün tuttuğumuz gün hayat işte o zaman zor olmayacak. Ad Astra Per Aspera.

Cumartesi, Şubat 23, 2013

Feda


Gece her çöktüğünde,
Rüyalar kabusa dönüştüğünde,
Bir ışık görür yüreğim...

Sükunet kulaklarımı çınlatırken,
Karanlık içimi ısıtırken,
Hayallerim buhar olup uçarken,
Bir çıkış görür yüreğim...

Aklım, fikirlerini terk ederken,
Kalbim, duygu denizinde boğulurken,
Ellerim, çaresizce kalemi tutarken,
Bir çözüm bekler yüreğim...

Hayat, yalnız kalmaksa eğer
Cennet kim? Cehennem nerede?
Arafta sıkışan ruhum,
Toplamış, valize doldurmuş umudunu.
Her bir umut yeni bir dünya,
Her dünya yeni bir hülya,
Baloncuk misali uçarken rüya,
Bir çift kanat diler yüreğim...

Beklenen...Özlenen...Giden...Gelmeyen...
Matem...Sıla...Feda...Veda...
Çok mu şey istedim acaba?
Bir özgürlük türküsü söyler yüreğim...


15:43
22.02.2013
Ad astra Per aspera
Nağmeler