Susayım diyorum yazsam elime ne geçecek diyorum ama kendimi
durduramıyorum. Sanki üstüme çok da vazifeymiş gibi bir ruh hali ile sürekli
düşünüyorum, kendimi alamıyorum. Hayat dediğimiz şey, milyarca insanın
etkileşimi ile oluşan bir düzenden başka nedir? O hep küfrettiğimiz, sövdüğümüz
düzen aslında koca çevremizdeki insan yığınından başka nedir ki? Ve bizde o
düzenin, o hayatın bir parçası değil miyiz? Zor olan hayat mı yoksa insanların
bu denli zorlaştırması mı?
Çevremize biraz baksak… İçten içe acı çeken o kadar insan
var ki… Bizden daha da zor durumda olan ve bizden daha iyi durumda olan nice
insan var. Bu her zaman olacak. Eğer birkaç iyi ya da kötü arkadaşımız varsa,
başımızı sokabileceğimiz bir evimiz ve ailemiz, bize değer veren ve nasıl
olduğumuzu soran birkaç dostumuz varsa bu yetebilmeli bize. Evet, hiçbirimiz mükemmel değiliz, hiç birimiz
doğduğumuz kadar masum ölmeyeceğiz. Fakat içimizde o iyiliği sırf bazı kişiler
egolarından dolayı bize zarar verdiler diye öldürmemeliyiz. Hayat bizi ne kadar
zorlarsa zorlasın o ateşi kaybetmemeliyiz. İnsan olduğumuzu unutmamalıyız. Evet, hepimiz acı doluyuz, keder doluyuz,
kırılgan, kırılmış, üzgün, kederli, öfkeli ve hepsinden öte benliğimizin her
zerresiyle egomuz ile doluyuz. Hepimiz o içinde boğulduğumuz ego dehlizimizden
kurtulmadıkça bu açıyla dünyaya bakmaya devam edeceğiz. Fakat güneş her gün yeniden doğuyor (kutuplar
hariç) ve o doğan güneşle her gün yeni fırsatlar, umutlar bizi bekliyor. Belki sabrımız deneniyor, belki ruhumuz
zorlanıyor, fakat hiçbir emek karşılıksız kalmıyor. Emin olalım biz iyi birer insan oldukça,
karşımızdakine iyi davrandıkça, vicdanımızla hareket ettikçe o canımızı
yakanlar da elbet bir gün farkına varacaklar ve geri dönecekler. Belki de
dönmeyecekler bu onların egolarıyla alakalı. Fakat bizim vicdanımız rahatsa,
elimizden geleni yapmışsak emin olun bu fedakârlığımız karşılıksız
kalmayacaktır. İçimiz her ne kadar acısa da ayakta durabilmeli ve
gülümseyebilmeliyiz. Gülmeliyiz ki bizi acıtanlar da onları esasında ne kadar
sevdiğimizi görebilmeli. Belki de göremezler. Onlar belki egolarından gözleri
kör olmuş olabilir ama biz gerçekten iyi insanlar isek gözlerimizin kör
olmasına müsaade etmemeliyiz. Evet, iyi bir insan olmak gerçekten çok zor.
Çünkü bizler türümüzün son örnekleriyiz. Ve neslimizi devam ettirmek istiyorsak
ayakta durabilmeliyiz.
Dediğim gibi bunları demek üstüme vazife değil, söylemek de
haddime değil. Dedim ya içimdeki engel koyamadığım o dürtü beni bunları yazmaya
itti. Belki iyi ki de yazmışım belki yazmasam da olurdu. Sonuç olarak buraya
kadar –atlamadan- okuduysanız minnettarım. Belki bi faydası dokunmuşsa ne mutlu
bana. Ve hayat aslında bizleriz. Bizler sevdiklerimizi egomuzdan üstün
tuttuğumuz gün hayat işte o zaman zor olmayacak. Ad Astra Per Aspera.