DİNOZOR RADYO

Cuma, Ağustos 13, 2010

ADAM OLMAK

  


Çevrende herkes şaşırsa,

bunu da senden bilse,

sen aklı başında kalabilirsen eğer,

herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır,

hem kendine güvenirsen eğer,

bekleyebilirsen usanmadan,

yalanla karşılık vermezsen yalana,

kendini evliya sanmadan

kin tutmayabilirsen kin tutana.

Düşlere kapılmadan düş kurabilir,

yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer,

ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir,

ikisine de vermeyebilirsen değer,

söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz,

kandırabilir diye safları, dert edinmezsen,

ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz,

koyulabilirsen işe yeniden.

Döküp ortaya varını yoğunu,

bir yazı turada yitirsen bile,

yitirdiklerini dolamaksızın dile

baştan tutabilirsen yolunu.

Yüreğine, sinirine dayan diyecek

direncinden başka şeyin kalmasa da,

herkesin bırakıp gittiği noktada,

sen dayanabilirsen tek.

Herkesle düşüp kalkar, erdemli kalabilirsen,

unutmayabilirsen halkı, krallarla gezerken,

dost da düşman da incitemezse seni,

ne küçümser, ne büyültürsen çevreni

her saatin her dakikasına

emeğini katarsan hakçasına

her şeyi ile dünya önüne serilir,

üstelik oğlum, adam oldun demektir...

 


Rudyard Kipling
( 1865-1936 )





Çeviri : Bülent Ecevit

Perşembe, Ağustos 12, 2010

Peygamberimiz Meditasyon Yaptı mı?


Hz. Muhammed Meditasyon Yaptı mı?

Namazın yogayla benzerliği var mı?


Bu enfes yazıyı mutlaka okuyun ve bu yazının olduğu dergiyi kaçırmayın!

Kişisel gelişim dünyası gün geçmiyor ki yeni tartışmalara sahne olmasın. Çok farklı konular değişik şekillerde gündeme gelip tartışılıyor. Bir süredir bazı yayın organlarından kısmen yer alan tartışmayı genişleterek araştırdık. Ortaya ilginç sonuçlar çıktı. Böylesine hassas bir konuda bizim yapmak istediğimiz tek şey var, o da dini duyguların rencide edilmemesi, olaya sadece bir araştırma gözüyle bakılması. İşte Hz. Muhammed’in meditasyon ve yoga yapıp yapmadığına dair ilginç dosyamız…
Namaz İslami bir yogadır!
Türkiye'nin en kıdemli yoga eğitmeni olarak bilinen Adnan Siddivho Çabuk, İslam dünyasını sarsacak iddialarda bulundu. Yirmi yıldır yoga eğitimi veren Çabuk, 5 bin yıllık geçmişi olan yogayla namaz arasındaki benzerliklerin şaşırtıcı ölçüde çok olduğuna işaret ederek, “Namaza en çok benzeyen yoga “Güneşe Saygı” yogasıdır. Bu yoganın hemen hemen tüm hareketleri küçük nüanslarla namazda vardır. Benzerlik sadece rıitüellerle sınırlı değil, isim bazında da şaşırtıcı bir benzerlik vardır. Sanskritçede yoganın orjinal adı “Surya Namaskar”dır. Namaskar ile namaz kelimesi ne kadar da benziyor değil mi? Surya Namaskar, beş bin yıllık bir geçmişe sahip olduğu için sizce İslam'daki “namaz” kelimesine ve rıtüellerine esin kaynağı olmamış mıdır? Doğrusu bu iddia bana çok mantıklı geliyor. Örneğin yogada “Aum” diyoruz, Müslümanlar da buna “Amin”, Hıristiyanlar da “Amen” diyor. Bir etkileşim var.” dedi.
Namazın İslami bir yoga olduğu görüşünü savunan Çabuk, “Namazda da, yogada da içe dönük ruhsal bir yolculuk yapar, yaradanı ararız. Asıl amaç insanın kendisini aydınlatmasıdır. Dinlerin tümü aynı hedefe kitlenir. Bütün çaba yaradanı aramak içindir. İnsanın kendini keşfetmesi yaradana ulaşması nihai hedeftir. Hindular yoga yapar, Müslümanlar namaz kılar. Her ikisi de aynı şeydir. Namaz, İslami bir yogadır. Yoga, dinleri redetmez. Aksine bütün dinleri teşvik eder. Dininizi iyi yaşayın, der. Benim derslerime katılan bir sürü başörtülü öğrencim var.” dedi.
Hindistan'da ders aldığı dünyanın en önemli “guru”larından birinin kendisine, “Hazreti Muhammed, gelmiş geçmiş en büyük peygamberdir. O diğer hiçbir peygamberin yapmadığı bir şeyi yapmıştır. “Resimlerimi yapmayın!” diyecek kadar kendi egosunu sıfırlayabilmiştir. Bize göre Hazreti Muhammed çok büyük bir “yogi”dir” dediğini anlatan Çabuk, “Hazreti Muhammed, meditasyon ve yoga öğrenmiş olabilir. Bu konuda net bir bilgim yok. Ancak Hazreti İsa için böyle bir şey söz konusudur. Hazreti İsa'nın hayatında kayıp yedi yıl vardır. Geçtiğimiz yıllarda İsa'nın bilinmeyen bu “Yedi Günü”nü konu alan bir kitap yayınlandı. Bu kitaba göre İsa, o yedi yıl içerisinde Hindistan'a gidip Hintli bilgelerden eğitim aldığı anlatılıyor.” diye konuştu.
Ayrıca ismi sağlıklı yaşam ve spritüal konularda çok sık geçen fakat isminin açıklanmasını istemeyen Bay E. Hazreti Muhammed'in peygamber olmadan önce Yemen'e yaptığı seferler sırasında Budistlerle tanıştığını, onlardan meditasyon ve yoga yapmayı öğrenmiş olabileceğini iddia etti.
Hz. Muhammed meditasyon yaptı mı?
Hazreti Muhammed'in peygamber olmadan önce mağaralarda uzun uzun düşüncelere daldığını ve günlerini yanlız başına geçirdiğini belirten Bay E., “Kendisi daha sonraları bu halini tevekkül etmek olarak belirtmiştir. Çünkü o daha gençliğinden itibaren tek bir yaratıcıya inanılan “Hanif” dinine mensuptu, fakat ne şekilde ibadet edeceğini bilmiyordu. Mağaralarda işte bu düşüncesi üzerine uzun süreler kendiyle baş başa zamanlar geçiriyordu.” dedi.
Konuyu birçok yönden araştırdığını belirten Bay E.: “Hazreti Muhammed Yemen'den döndükten hemen sonra her şeyden elini eteğini çekip, uzun süre aç ve susuz bir şekilde düşünmeye veriyor kendini... Bu şekilde uzun süre dayanmak belli bir bilgi ve deneyim gerektirir. Hazreti Muhammed'in Yemen dönüşünde bunları yapması, “Acaba bu uzun süreli düşünme hali sırasında meditasyondan mı faydalandı?” sorusunu akla getiriyor. Bu sadece bir ihtimaldir, kesin bir şey yok... Çünkü belli bir disiplin olmadan bu şekilde uzun süreli düşüncelere dalmak zordur. Hazreti Muhammed, bu mağaralarda yaşadıklarına daha sonra “tefekkür” adını vermiş ama tefekkürün Budizm'deki karşılığı da meditasyondur.”
Yoga hareketleri namazda var mı?
Bazı hareketlerin yoga hareketleriyle benzerliğine işaret eden Bay E., devamında şunları söylüyor: “Fakat namaz hareketlerinin yogadan etkilenmesi sözkonusu değildir. Çünkü Hz. Muhammed'e namazın nasıl kılınacağı tarif edilmiştir. Hazreti Peygamber spor yapmış, özellikle yürüyüş, koşu, ata binme, ok atma gibi spor branşlarıyla ilgilenmiştir. Yoga hareketlerini esas alarak yaptığı çalışma türünde bilgiler ise yine islam tarihçileri tarafından kaydedilmemiştir. Bu konularda gerçekleri ancak Allah bilir.”
İslami camiadan gelebilecek olası tepkiler üzerine biraz ihtiyatlı bir dil kullanmak zorunda kaldığını söyleyen Bay E., yaptığı açıklamada ise bu konuyla ilgili şunları söyledi: “Hazreti Muhammed'e Miraç sırasında namaz hareketlerinin öğretildiği belirtiliyor İslam kaynaklarında... Fakat bu net bir bilgi değildir. Çünkü farklı görüşler var. Bunu araştırıyorum. Eğer Miraç'ta namaz hareketleri öğretilmemişse o zaman yogadan esinlenmesi muhtemeldir. Çünkü namazla yoganın birçok figürü benziyor.” Aynı zamanda kişisel gelişim uzmanı da olan Bay E, namazla yoganın benzer hareketlerini bize örnekleriyle gösterdi.
İslam tarihinde yazmıyor!
Bu iddialarını Hint kaynaklarına dayandırdığını söyleyen Bay E, bu kaynaklarda Yemen ve civarlarında kervan ticareti yapan bir Arap'tan bahsedildiğini ifade ederek, şöyle devam etti: “Birçok Hint kaynağında, Hintli bilginlerle uzun sohbet ve tartışmalar yapan bir Arap kervanbaşısının daha sonraları Peygamber olarak kavmiyle çatıştığı yönünde bilgiler yer almaktadır. Hintli bilginlerden bazıları Yemen ve civarlarında tanıştıkları bu insanın getirdiği dinin özelliklerini de bir süre sonra Yemen ve civarlarında karşılaştıkları Arap tacirlerine sormuşlar ve kayda geçmişlerdi.”
Hazreti Muhammed'in Hintli bilginlerle tanışıp meditasyon, yoga gibi konularda bilgi sahibi olmasının yüksek bir ihtimal olduğunu vurgulayan Bay E., “İslam tarihçilerinin bilmediği bu konular İslami kaynaklara geçmemiş ve sözü dahi edilmemiştir.” diye konuştu. Bu konuyla ilgili uzun süreden beri çalışma yaptığını söyleyen Bay E., “Hint kaynaklarını daha ayrıntılı bir şekilde tarıyorum şimdi... En kısa süre içerisinde Hazreti Muhammed'in meditasyon ve yogayla ilişkisini konu alan daha geniş bir araştırma yayınlayacağım.” dedi.


İslami otoritelerden sert tepki
Diyanet İşleri Eski Başkanı Prof. Dr. Süleyman Ateş: Bu edepsizliktir. Hazreti Muhammed'in meditasyon ve yoga öğrendiğini söylemek tamamen yalandır. Hazreti Muhammed Yemen'e hiç sefer yapmadı. Ticaret için iki defa Şam'a sefer yapmıştır. Kaldı ki namaz yeni bir şey değildir. Yetiştiği kavimde namaz vardı. Hazreti Muhammed'in kavmi namaz kılardı, oruç tutardı, zekat verirdi. Fakat onlar Allah'a ulaşmak için aracı tanrılara başvurmak gerektiğine inandıkları için şirkteydiler. Hazreti Muhammed'in Budistlerden, yogadan esinlenmesi için hiçbir neden yoktur. Kur'an-ı Kerim'de İncil'den Tevrat'tan bahsedilmiştir. Eğer böyle bir şey varsa o zaman Budizm’den de bahsedilirdi. Öne sürülen iddiaların hiçbir temeli yoktur. Bunlar dikkat çekmek için bu tür yalanları uyduruyorlar.
Saçma sapan düşünce
Diyanet İşleri Bakanlığı Fetva Hattı: “Öne sürülen görüşlerin tümü safsatadır. Hazreti Muhammed'in Hintli budistlerle görüştüğü ve onlardan meditasyon ve yoga öğrendiği iddiası tarihsel bilgilerle çelişmektedir. Hazreti Muhammed'in Hira Mağarası'ndaki düşünme haline “tefekkür” denilir. Buna meditasyon demek, abestir. Diğer iddiaya gelince de, Hazreti Muhammed Miraç'a yükselmeden önce de namaz kılıyordu. O gece sadece namaz beş vakit olarak farz kılındı. Hazreti Muhammed, Hazreti İbrahim'in dini olan “hanif dini”ne mensuptu. Hanif dininde zaten namaz kılmak vardı. Hazreti Muhammed, namazı “hanif dininde” nasıl kılıyorsa öyle kılıyordu.
Miraç’a çıktıktan sonra namazın şekillerinde herhangi bir değişiklik de yapmadı. Yoga ile namaz arasında birtakım benzerlikler olabilir. Ama Hazreti Muhammed, namazda yogadan esinlendi demek saçma sapan bir iddiadır. Çünkü dediğimiz gibi Hazreti Muhammed, Hazreti İbrahim'den beri namaz nasıl kılınıyorsa öyle kılmaya devam etmiştir.”

Hazırlayan: Lilay Koradan
Kaynak Genc Gelişim Dergisi

Cesur Yeni Dünya (The Brave New World'e nazire)


Çok farklı bi dünya...
Gökyzü kana bulanmş..
Yeryüzü kara..
Kalpler kömür siyahi
Akıllar kan kırmzı
Ilık bir hzün dokunuyor toprklara
Tenler buz tutmş
Gözler tuzla buz olmş
Gördgm şu bataklık
Vakti zamanında bi krallık
Tarihte kalmş artk
Bir samanlık...
Harabe bi kalede durgun bi nehir
Anlamadysan söyleyeyim gözyaşı degil
Ölüler aglamaz ölüler duymaz
Bu masala kimse kanmaz
Kanan bi insan vardı erdemliydi
Kral çıplak dedi başı gitti
Akıllar kana,kanlar kara,melekler kara,şeytanlar aka
Paradoksta bulananlara
Gönüllerdeki derinlik deva
Hissedemedysen bu çölde ayak izin nye
Kalıclk arıyosan
Geri dön karanlık devrine..

Bebeklari Beyin Yapısı Nasıl?

Bebeklerin Zekası Nasıl Geliştirilir?

Bebekler dünyaya geldiklerinde beyinlerinde yüz milyarlarca nöron (Sinir hücresi) bulunmaktadır. Doğumdan ilk altı aya kadar olan dönemde insan beyninde nöronların en çok olduğu dönemdir. 0-6 aylık dönem insan yaşamında bir daha yaşanmayacak özel bir dönemdir. 6.ay bittikten sonra insan beynindeki nöronlar birer birer ölmeye başlar.İngiliz bilim adamlarının şöyle bir araştırması var. 6 aydan küçük ve 9 aydan büyük bebeklerden oluşan iki grup alınıyor. İki gruba da birbirinin tıpatıp aynı olan primat (Bir hayvan) resimleri gösteriliyor. Bebeklere sürekli, aynı görünen fakat birbirinden farklı olan primatlar gösteriliyor. İlk olarak bütün bebekler primat resimlerine dikkatlerini dağıtmadan bakıyorlar.Araştırmacılar aynı şeyi farklı bir yüzle denediklerinde çarpıcı bir sonuç alınıyor. Daha büyük olan bebekler yeni yüze bakmıyor, canları sıkılıyor. Primatlar birbirinin aynı gibi göründüğü için daha önce gördüklerini düşünüyorlar. İki yüz arasındaki farkı göremiyorlar. Altı ayın altındaki bebeklerin buna verdikleri tepki, büyük bebeklerden çok farklıymış. Sanki büyülenmiş gibiymişler. Çünkü yeni bir yüzün farklı bir makiye ait olduğunu görmüşler. Ancak insanların dünyasında yaşayabilmeleri için bu sıra dışı yeteneği kaybetmek zorundalar. Bir bebeğin beynini bir yetişkin beynine dönüştüren nedir? Bu sorunun yanıtı beynimizin diğer insanlarla iletişim kurma yeteneğini nasıl geliştirdiğine dair çok şey söylüyor.

Bir bebeğin beyni çim tohumları dolu bir tepsiye benzer. Her tohum farklı bir göreve ait bağlantıyı yada sinapsı (sinirsel bağ) temsil eder. Doğduğumuz andan itibaren beynimizdeki nöronlar arasında bağlantılar oluşmaya başlar. Bebekler doğduklarında bir yetişkinin 1,5 katı kadar sinapsa sahip olarak doğarlar. Buda onlara primat resimlerini ayırt etmek gibi asla ihtiyaç duymayacakları özel yetenekler verir. Böylece beynin çok fazla sinapsı olur. Ancak bu sinapslar uzmanlaşmalıdır. Beynimizde hangi bağlantıların yaşayacağı yada hangilerinin öleceği kime baktığımıza bağlıdır. Bebekler neredeyse sadece insan yüzlerine bakarak büyürler. Onlarla ilişkili bağlantılar yaşamaya ve gelişmeye devam eder. Kullanılmayan bağlantılar kaybedilmeye başlar. Primat yüzlerini ayırt etme yeteneği de dahil. Bu da insan yüzlerini ayırt etme özelliğinin on ay içinde çok iyi seviyeye geldiğini gösterir. Bu da insan ilişkilerinde uzmanlaştıklarını gösterir.

Bebeklerin hayatlarının hiçbir döneminde bir daha elde edemeyecekleri bu özel yeteneklerini kaybetmemelerini nasıl sağlayabiliriz?

Bebeklerinin zekasını geliştirmek isteyen anne babalara öneriler

• Sinir hücrelerinin oluşmaya başladığı erken dönemlerde bebeğinizin görsel uyarılara ihtiyacı vardır ve bu konuda yapılan pratik hareketler çok önemlidir. Bu nedenle bebekler farklı görsel uyarıcı bombardımanına tutulmalıdır.
• Bebeğinizin yüzüne gülümseyerek vücuduna masaj yapın,gözlerinin içine bakarak ismini söyleyin
• Bebeğiniz ile direk olarak konuştuğunuz esnada onu yüzünüze yakın tutunuz ve gözlerinin içine bakınız.
• Bebeğinizin karyolasının yanına bir teyp koyunuz, Çalmak için ninni veya yumuşak bir fon müziği seçin.İçerisinde tekrarın çok olduğu melodiler bebek için çok dinlendiricidir çünkü bu, bebeklerin ana rahminde duydukları sese benzer melodidir
• Çamaşır veya bulaşık makinesinin sesini teybe kaydederek bebeğinize dinletin.Bu ses ana rahminde bebeğin duyduğu seslere benzer. Bu sesleri bebek dinlerse beyindeki nöronlar ölmeyecek bağlantılar gelişecektir.
• Bebeğinizi vücudunun bölümlerinden (dirsek, parmak, ense v.b. ) kavrayarak hafif sallayınız. Bebekler bundan çok hoşlanırlar.
• Bebeğimizi biz nasıl besler ve ona nasıl davranırsak yetişkin olduğunda üzerinde derin etkileri olacaktır. Bu oyun bebeğinizin güvende ve emin hissetmesini sağlar.
• Bebek ağlamadan istek duymadan onu beslemememiz gerekmektedir. Bu kişiliğini olumsuz etkilemektedir. Ağlamadan beslenen çocuklar sürekli hazıra konan yetişkin gibidirler.
• Bebeğinizin duyma ve görme duyularının gelişimi için farklı yüz ifadeleri yapın ve sesler çıkarın.
• Bebeğinizi farklı kumaşlar ile okşayınız veya sarınız. (Vücudunun farklı kumaşlara dokunmasını sağlayın
• Bebeğinizin farklı kokuları almasına imkânlar sağlayınız. Dışarı çıkın ve bir gül koklatınız veya taze yeni kesilmiş bir portakal koklamasına yardımcı olunuz.
• Eğer odaya hareketli ve odada gölge oluşturabilecek nesneler ayarlayabilirseniz bu bebeğinizin görme yetisinin gelişimine yardımcı olacaktır.
• Bebeğinizin altını değiştirirken onunla iletişim kurun ve şarkı söyleyiniz.
• Zaman zaman sesinizi değiştiriniz. Onunla konuşurken yüksek, alçak, yumuşak ve şarkı söyleme modunda sesler kullanınız.
• Farklı renklerde çeşitli oyuncakları alınız ve sırasıyla oyuncakları ileri geri bebeğinizin önünde onun görme yetisine uyarılar gönderecek şekilde hareket ettiriniz.
• Kısa ve tekrarlanan ifadeler bebeğin dil gelişimini hızlandırır.
• İşaret ve orta parmağınızı kullanarak bebeğinizin farklı bölgelerine yavaşça vurunuz. Vururken de vurduğunuz bölümün adını söyleyiniz.
• Sevgi ile yapılan bebek bakımı beyini ve zekânın olumlu şekilde gelişmesini destekler
• Bebeğin omurilik bölgesine yapılan masajın zeka gelişimine çok büyük katkısı vardır.
• Bebeğinizin kol ve bacaklarına yaptığınız egzersizler kas ve motor hareketlerin gelişimine yardımcı olacaktır.
• Coşkulu konuşmalar bebeğin duygusal ifadelerini cesaretlendirir. Ve böylelikle bebeğinizin hatırlama yetisine yardımcı kimyasallar ortaya çıkarır. Zekâ gelişimine önemli katkıda bulunur.
• Dil gelişimine yardımcı şarkılar ve parmak oyunları beynin gelişimi açısından çok önemlidir.
• Bebeğinizle her oyun oynadığınızda beyindeki hücreler arasında bağlantılar oluşacak, güçlenecek ve bebeğin gelecekteki yaşamında büyük etkisi olacaktır. Bu bağlantıların ileriki yaşlarda oluşması daha zordur.
• İpe dizilmiş boncuklar, bebekler için oynanan saklama türü oyunlar bebeğinizin motor, beceri ve dil gelişimine katkı sağlar.
• İnteraktif oyunlar bebeğinizin gelecek yaşamlarında karşılaşacakları daha karmaşık durumlara hazır hale gelmelerini sağlarlar.
• Bebeğinizi tutma, onu havada hafifçe sallama beynine onun büyümesini sağlayan hormonların açığa çıkmasına yardımcı olur.
• Bebek ne kadar erken müzik ile tanışırsa o kadar çok öğrenmeye potansiyeli artacaktır. Birçok kelime ile devamlı bir şekilde karşılaşmış bebekler üç yaşına geldiklerinde dili çok akıcı konuşabilirler. Fakat dil deneyimleri az olan bunlardan uzak olan bebekler dil konusunda gelişimleri yavaş olacaktır.
• Bebeğinizi sallamanız onu kucaklamanız rahatlık verecek ve beyin gelişimine yardımcı olacaktır.
• Bebeklere dokunma ve sarılma onların sindirimin daha kolay olmasını hızlandırır.
• Bebek beyni her dildeki farklı sesleri ayırt edebilecek bir kapasiteye sahiptir.10 aylık olduktan sonra yabancı sesleri kendi öz dilinden ayırt eder ve kendi öz diline odaklanır.
• Çok konuşan çocuklar karmaşık dil yapılarını daha kolay öğrenebilme kapasitelerini geliştirir
• Bebeğinize sesli olarak kitap okuma ona verebileceğiniz en güzel hediyedir
• Bebeğinizi alıp bir süpermarkete gitmek güzel bir deneyim olacaktır.
• Beyin hayatımız boyunca öğrenme kapasitesine sahiptir ve öğrenme süreci devam etmektedir. Hiçbir dönem, öğrenmenin mükemmel gerçekleştiği bu döneme eşit değildir.

Kaynakça

125 Brain Games for Babies by Jackie Silberg

Gürkan Yaşar
Üstün Zekalılar Eğitim Danışmanı
Üstün Zekalılar Enstitüsü
www.ustunzekalilar.org

Nağmeler